Prenses, merhaba…
şu saatte gözlerime hapsettigim hayalin,
aklımdan cıkmayan gözlerin,
ve yüzümü cayır cayır yakan duygularım ile geliyorum karşına.
gercek hayatta titreyen dizlerim izin vermesede buna…
seni her gördüğümde deli gibi çarpan kalbim
ya o, ya ben der gibi,,,
kimisi saçmalık diyor buna, ben ise aşk.
o nu seçiyorum mecburen
yaşamak için değil inan, seni bir kez daha görebilmek için.
gül yüzünü, gülerken yıldızlara eş gözlerini tekrar görebilmek için…
bu gün konuşmayı denedim seninle, yaklaşıp arkandan usulca,,,
merhaba diyecektim sana,,, olmadı.
lavaboya giderken görmüstüm seni, geliyordun arkamdan tüm endamınla
dönüp gülümsemek istedim sana, nasılsın diyecektim sonra,
olmadı,,, diyemedim.
agzımı açtığımda sesim çıkmayacak gibi oldu,
boğazıma durdu nefesim,
lavaboya zor attım kendimi, neden gittiğimi bile unutmuştum hemde,
neden böyle oluyor anlamıyorum
her sabah sen diye kalkıyor, bu gün kesin konuşucağım diye yola çıkıyorum,,,
olmuyor…
ama inşallah yarın,,,
bir tebessüm ediversen,
her şeyin garip bir tesadüf olup olmadığının düşüncesini bir atıversem kafamdan
yırtıversen karanlıklarımı
apansız gördüğüm gözlerinin tesadüfen değilde
bilerek baktığını bir bilebilsem,,,
neyse,,,
bu gece de kör talihime
ve sana inat,,, kocaman sevip seni,
besmele gibi takıp dilime sen diye uyuyucağım dönüp sağıma
kimbilir belki kavuşurum rüyamda sana,,,
Ne bir sevda masalı olabildik
Ne de “Üçüncü elma”’sı başımıza düşecek bir masal bulabildik.
Olsun;
Sen varsın ya..
Sen varsın ya..
Sen varsın ya…..