yazsam ne farkeder artık yazmasam ne

merhaba prenses, yazıcam deyip de yazamamıstım, halbuki odamın her köşesi hatta salonum bile senin adınla başlayan kağıtlarla dolup taşmıştı, ama bi türlü sıraya koyup da gösteremedim sana. ana demekki kaderde onları okumak yokmuş, bu saatten sonrada koyarmıyım yada koyabilirmiyim bilmiyorum buraya. prenses diyordum sana, prensesimdin cünki, nasıl cadı olduğunu da biliyordum halbuki. kabuguna sığamayan, deli dolu kız. tanıyordum seni tahmin ettiğinden daha çok. yeavruum deyişlerini, girdiğin ilğinc iddeaları, arkadaşlarının nilülülü deyişlerini, koyu beşiktaşlılığını, didoyu çok sevdiğini ve daha nicelerini. hatta bunların yanında biliyordum, belkide herkesten sakladın masum yüzünü, çekingenliğini, utangaçlığını, insanlarla hep ilk diyaloga girmektek te nasıl zorlandığını. tanıyordum seni, sen bilmesen de belkide yazdıklarım olan seni inkar etsende. sende beni tanıyordun halbuki, bir kendin inanmadın buna. her seferinde burdan döküyordum kalbimi sana, bağırıyordum, haykırıyordum sessizce bendeki seni sana. anlamadın.

dikkat ettin mi bilmiyorum, geçmiş zaman kullanıyorum. sonsuz olan sevgimi geçmişe sığdıramam ama nasıl oluyor bende anlamadım. bu gün seni konustum bir arkadaşınla, çok seviyorum bee abi dedim. bıktım herkese bunu söylemekten, artık çok seviyorum seni bee demek istiyorum diyecekken bölündü sözüm. cam bir vazo gibi düşüp yerlere kırıldı kelimelerim, sen diye başlayan cümlelerin ayazı vurdu yüzüme. alay ediyor seninle dedi, rahatsız sevginden dedi. uzak dur bence, al tüm kalp kırıklıklarını omuzuna çek git bu sevdadan dedi. titreyen dudağım, -ne diyorsun sen be adam demeye takat bulamadı bee prenses.

bilmiyorum ne yapmalıyım, tam da sereyim ömrümü ayaklarına derken, prenses nasılsın demek için bir dakika yanlız kalmanı beklerken, tokat gibi geldi bu cevap. demek rahatsızsın hala benden, demek yalandı bakışların demekki alay dı davranışların. gerçi doğruya sen bu sevdaya ne yaptın.

neyse, bilmiyorum ne yapacağım, belki saklanacağım, göremeyeceksin beni bundan sonra, rahatsız olmayacaksın artık yani, yada belki zindan edeceğim hayatımı kendime. sövüp geçmişime kötü alışkanlıklar edineceğim ıssız ankaranın soğuk sokaklarında. artık siğaralarla arkadaşlık edicek bir zamanlar sana yazılan bilbordun altında, çıkarmı ki balkona diye dualar ediceğim sen farkında olmadan tanrıya. bilmiyorum,,,  bilmiyorum…..

bildiğim tek şey, bu gece uykusuzum ve hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyorum….

,,,,dün gece yazmıstım bunu sana, başlıkda demişim ya hani yazsam ne yazmasam ne. koysam ne buraya koymasam ne, varsın yerini alıverseydi kıvrıştırıp attığım diğer kagıtların arasında. yapamadım işte,,, prensen, belki akşam yine gelirim kapına ve belki de sabahların oracıkta, yeni günün senli mi yoksa sensiz mi başlayacağını belki melekler fısıldar kulağıma. hani bilmiyorum demişim ya. bildiğim ikinci şey seni çok sevdiğimmiş, caresiz kabul ettim.

hoşcakal

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Copy Protected by Chetans WP-Copyprotect.