Ben Gitmeden

1069268_691920800833776_508406962_n
Sakın ben gitmeden önce gitme.
Daha menekşeleri tutuşturacağız kirpiklerimizle.
Göğsüme batıracağım adını ve kanatacağım hıçkırıklarımı.
Belki,
Belki zeytin dalı uzatacağım geçmişime,
Seni tanıdığım güne dönmek isteyeceğim ama ne olur:
Ben gitmeden sen gitme…
Biliyorsun!
Aşkı yakarken tütsüleyeceğimiz daha çok gecelerimiz var.
Ve bir o kadarda kırılmış cümleler.
Yüreğime batıyorsun görmüyor musun?
Sen kaybından öleceğim.
Gitme!
Arsız bir sevinç yamayacağım dudaklarına.
Kirpiklerine teğelleyeceğim gökyüzünü.
Ama ne olur ben gitmeden sen gitme.
Gidersen;
Hangi gök yağar ki üzerime ?
Hangi vapur alır beni içine?
Gitme!
Öyle alıştım ki senli günlere,
Ne olur ben gitmeden sen gitme…
Soğuk bir Ankara gecesi gibiydi bakışların.
Dilinden çıkan her harf;
Sivri bir buz parçası gibi saplanıyordu yüreğime.
Gök karanlık, Şehrin urbaları ıslak…
Pabuçlarından sızıyordu ayak parmaklarına, Erimiş kar taneleri.
Aklım yerinde değildi fikrimce!
Hiç olmayan vapur saatlerini kaçırıyordum mesela.
Paçası yırtık bir şekilde sekiyordu yelkovan;
Ömrümün üzerinde.
Yavaşlıyordum…
Heybetli bir çınar ağacı gibi görkemli çıksa da:
Ağzından ayrılık:
Tınısı çok aciz çalınıyordu kulağıma.
Semt, semt seni arıyordum ruhumun aşınmış sokaklarında.
Ayak izlerin, Parmak izlerin artık ne varsa…
Yoktun…
Anlatması kolay olsa da;
Tecvidi kolay çıkmıyordu dudaklarında.
Bunun adı:
Ayrılıktı sonuçta…

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Copy Protected by Chetans WP-Copyprotect.